TOKİ İlköğretim iyi örnek olacak

Toki Orhangazi İlköğretim Okulu 510 öğrencisi, 30 öğretmeni, 3 çalışanı ve gerçekten her noktası iyi düşünülmüş modern binasıyla yeni eğitim-öğretim yılına başladı.
Hafta içinde ziyaret ettiğim okul müdürü Kamil Dağlı, yeni
okulun yapılacaklar listesinin uzun olduğunu söylüyor ama “eğitim-
öğretimi olumsuz etkileyecek bir sorunumuz yok” diyor.
Gerçekten de yok.
Kısa bir süre önce göreve başlayan Dağlı, inşaatı yeni tamamlanmış
bir okulu eğitime hazır hale getirmeyi başarmış. Açıldığı
ilk günden itibaren ders başlamış.
Kamil Dağlı heyecanlı.
Günde kaç saat çalışacaklarının saatle ilgisi yok. “Kaç saat çalışmamız
gerekiyorsa ve kaç saat çalışabiliyorsak o kadar çalışıyoruz.
Geç gidip erken geliyoruz. Çoğu geceler bu
çalışmalarımız devam ediyor” diyor ve ekliyor, “ yapacağımız
çok iş var”
Okulun fiziki durumu gazetemiz haberinde var.
Gerçekten öğrencisinde müdürüne kadar herkesi olumlu olarak
etkiliyor ve çalışma azmi ve heyecanı veriyor. Bu duyguyu
herkeste görmek mümkün.
Herkes yapması gerekenleri yapıyor ama hiçbiri bununla yetinmiyor.
Tüm öğretmenler; yapılacak bir iş için görev verilmesini beklemiyor.
İşin çok olduğunu biliyor ve bir yerinden tutmaya çalışıyorlar.
Sorunsuz olarak inşa edilmiş bir okulda sorunsuz bir eğitimöğretimin
kurulması için çaba içindeler.
Mevcut güzelliği, eğitim başarısı ile hazırlamak ve taçlandırmak
istiyorlar.
Tüm öğretmen kadrosu, okul müdürü kadar heyecanla çalışıyorlar.
Her biri bir başka okuldan gelmişler ama yıllardır aynı
yerdeymiş gibi kenetlenmiş ve okullarını benimsemişler.
Bu okulda başarı için her şey fazlasıyla var. Okul müdürü
Dağlı’nın dediği gibi helva yapma zamanı.
Birkaç yıl içinde Yenişehir’de sadece kalabalık sınıf sorununu
çözmekle kalmayacak, ilçedeki eğitim kalitesinin artmasına da
katkı sağlayacaktır.
Toki İlköğretim iyi örnek olacak.

HADİ CANIM SENDE!

12 Eylül referandumunun ardından neredeyse “milli irade”
bayramı ilan eden Milli irade şampiyonları, yıllardır milyonlarca
insanın oyunun çalındığını bilmiyorlar mı?
1950, 1954 ve 1965 seçimleri hariç Türk sağının partileri
milli iradeyi temsil etmek bir yana hep gasp ettiklerini bilmiyorlar
mı?
1957 seçimlerinde oyların yüzde 48’ini alan DP Meclisin
yüzde 70’ine egemen olmuştu. 1977 seçimlerinde oyların yüzde
42’sini alan CHP ise milletvekillerinin ancak yüzde 47’sini alabilmişti.
Oysa 1987 seçimlerinde ANAP yüzde 36 oy oranıyla milletvekillerinin
yüzde 65’ini,
2002 seçimlerinde ise AKP oyların yüzde 34’üne karşılık milletvekillerinin
yüzde 66’ini elde etti. ANAP 1987’de aldığı oyun
yüzde 80 fazlası milletvekili çıkardı.
2002’de AKP aldığı oydan yüzde 94 daha fazla bir temsile
kavuştu ve bir rekora imza attı. 2007 seçimlerinde ise milli iradeden
yüzde 35 fazlasını elde etti.
Söyler misiniz? Hangi milli iradeden söz ediliyorsunuz?
Gerek ANAP gerekse AKP milli iradeyi yansıtmayan bir parlamento
çoğunluğu ve çalınmış seçmen iradesiyle Türkiye’de
inanılmaz bir piyasacı dönüşüm gerçekleştirdiler.
Olağan demokratik koşullarda tek başına yasa yapma gücü
bulamayacak olan bir parti anti demokratik seçim sistemine dayanarak
anayasa değiştirmiş ve sonra da bütün kamu imkanlarını
kullanarak eşitsiz ve antidemokratik bir propaganda süreciyle bu
değişiklikleri onaylatmıştır.
Bütün bunların adı mı milli irade?
“Milli iradeyi” barajların düşürülmesi karşı çıkarak gasp edenler;
ilerici, demokrat olacak,
Bu sürece “hayır” diyenler ise “darbeci” öyle mi?
Hadi canım sende!