Dolar 32,5395
Euro 34,8238
Altın 2.428,80
BİST 9.702,60
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 26°C
Az Bulutlu
Bursa
26°C
Az Bulutlu
Per 21°C
Cum 23°C
Cts 19°C
Paz 20°C

Samimiyet her şeydir

Eğitim-Bir Sen Yenişehir temsilciliği tarafından düzenlenen İstiklal Marşını ve Mehmet Akif şiirlerini güzel okuma yarışmasını izledim. İlköğretim Okullarından seçilmiş 19 öğrenci yarıştı.

Amaç; Mehmet Akif’i anmak ve anlamak.

Samimiyet her şeydir
15 Mart 2011 23:24
A+
A-

Eğitim-Bir Sen Yenişehir temsilciliği tarafından düzenlenen İstiklal Marşını ve Mehmet Akif şiirlerini güzel okuma yarışmasını izledim. İlköğretim Okullarından seçilmiş 19 öğrenci yarıştı.

Amaç; Mehmet Akif’i anmak ve anlamak.

İyi belirlenmiş bir amaç ve iyi yapılan bir etkinlik.

Her yıl Mart ayında 2 önemli günü hatırlıyoruz. Önem vererek, heyecan duyarak.

İlki 12 Mart İstiklal Marşı’mızın kabulü. Bir diğeri 18 Mart Çanakkale Zaferi.

Tarihi birçok günümüzün anılmasında olduğu gibi, bu iki önemli günü de Mehmet Akif’i anmadan edemiyoruz.

O bizim milli şairimiz. İstiklal Marşı’mızın yazarı. O çok önemli.

Onu anarken kullandığımız ifadeler bunlar. İşin ilginç olarak nitelenebilecek tarafı da hemen herkesin bu fikre katılması. Yani bu bakış açısının muhalifi yok.

Mehmet Akif’in milletvekili olduğu ilk meclis, milli marş yazılması için bir yarışma düzenler. Yarışmaya kısa sürede 724 şiir gelir. İncelenir, elenir, basılır, dağıtılır. Ancak hiçbiri milli marş olmaya yeterli bulunmaz. Konu Mehmet Akif ile görüşülür. Mehmet Akif yarışmayı kabul etmez. Ancak bunu bir meclis mensubu olarak görev sayar.

İşin birde diğer tarafı vardır. Milli marş ödülü 500 liradır. Bu para Akif’e verilmek istenir. Akif yarışmacı olmadığını söyleyerek almaz. Ancak meclisin ödeme yapma zorunluluğu olduğu bildirilince parayı alır ve Sarıkışla Hastanesi’nde yaralı gazilere bağışlar.

Mehmet Akif öldüğünde geride beş çocuk bırakmıştır. Ersoy’un oğullarından Emin Ersoy 1962’de hayatını kaybeder. Maddi sıkıntılar çeken Emin Ersoy’un cesedi Beşiktaş’ta bir çöp kutusunun yanında bulunur. Çetin Altan, bir yazısında Emin Ersoy’a yer vererek, bir gün Mehmet Akif Ersoy’un oğlu olduğunu söyleyen bir kişinin odasına gelerek para istediğini, bu olaydan iki sonra da ölü bulunduğunu yazar.

Babasının emekli maaşı ile geçinen Suat Ersoy ise 1991 yılında Beyoğlu’nda kirada oturdukları evden atılmak istenir.

Ersoy’un son oğlu Tahir Ersoy ise emekli maaşından başka geliri yoktur ve hastalandığında hastane masrafları Üsküdar Belediyesi tarafından karşılanır.

Bütün bunlar değerlendirildiğinde ister istemez insanın aklına şunlar geliyor.

Mehmet Akif, 1921 yılının 500lirasını anasının ak sütü gibi helal sayıp alsaydı, 80’li yıllarda kızı Fakfunfon’a muhtaç olmayacak, damadı Ömer Rıza Doğru mason olmak zorunda kalmayacak, oğlu Emin Ersoy bir zenginin yanında kâhyalık yapmayacak, Çetin Altan’dan harçlık almak zorunda kalmayacak ve belki bir kamyon kazasında ölü bulunmayacaktı.

Mehmet Akif’i analım. Hatta İstiklal Marşı her okunduğunda bunları da hatırlayarak analım. Ancak, konuşmaya başladığımızda yere göre sığdıramadığımız bu insanın mirası sayılan çocuklarının çektiği çilede katkımızın olduğu unutmayalım. Ve lütfen artık söylediklerimizde, yaptıklarımızda, duygularımızda samimi olalım.

Bizler tüketici bir toplumuz. Önemli dediklerimizi, değerli saydıklarımızı bile buna dâhil edebilir, tüketebiliriz.

Düşünen, üreten ve güzel işler yapan insanlarımıza karşı tavrımızı gösteren kötü örneklerimiz az değil. Acı ama gerçek bu.

Söylediğimiz kadar samimi olabilsek birçok eksiğimizi daha kolay gidereceğiz. Değerlerimizi tanıyacak, sevecek ve daha çok önemseyeceğiz.

Mehmet Akif şiirlerini okuyan ve dereceye giren öğrencilerin ortak noktası, seslerine yansıyan samimi duygularıydı.

Şiir duyguların dilidir. Şairi Mehmet Akif olan şiirlerin okunması ise özel bir duygu yükü gerektirir.

Samimiyet her şeydir.

8 MART VE SAMİMİYET

8 Mart dünya kadınlar gününü; ABD’nin New York şehrinde konfeksiyon ve tekstil fabrikalarında çalışan 40,000 işçinin, insanlık dışı çalışma koşullarına ve düşük ücrete karşı isyan ettiği ve 129 işçinin can verdiği gün olarak biliyorum.

8 Mart; kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak için mücadeleye başladığı günün yıldönümü.

Bunlar benim bildiklerim.

Anlaşılan o ki herkes 8 Mart’a farklı bakıyor, farklı sonuçlar çıkarıyor.

Yapılan etkinlere baktığımda,  bu farklı bakışı daha iyi görüyor insan.

Sözüm ona kadınların her şeyi var. Kadınlar için her şey yapılıyor.

Gazetelerin kadın sayfaları, kadın ekleri var. Televizyonların kadın programları, partilerin kadın kolları, kadın kotaları, hükümetlerin kadından sorumlu bakanları, kadın matineleri var, kadın dergileri var, kadın sığınma evleri, kadın dernekleri var.

Ama kadına yönelik şiddetin önüne geçilemiyor. Kadının asli görevi ‘’çocuk bakımı ve ev işleri’’ olarak tanımlanıyor. Kadının toplum içindeki yeri ve önemi anlatılırken bile kadın, yaşamın tüm alanlarından dışlanıyor.

Kadın sorunlarını, bu sorunlardan sorumlu olanlar dile getiriyor.

Bu anlamda, genel bir sorun olan samimiyet sorunu, burada da yaşanıyor.

Kadın için yapılanların hemen tamamına, bu samimiyetsiz görüntüler damgasını vuruyor.

Aynı görüntü içinde yer almadan ve tamamen samimi duygularımla, tüm kadınların Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyorum.

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Mesaj gönder
1
Merhaba
Merhaba, size nasıl yardımcı olabiliriz?