Dolar 34,9466
Euro 36,7211
Altın 2.977,22
BİST 10.125,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 10°C
Az Bulutlu
Bursa
10°C
Az Bulutlu
Cts 10°C
Paz 8°C
Pts 10°C
Sal 12°C

Reflekse ihtiyacımız var

Reflekse ihtiyacımız var
23 Mayıs 2011 01:47
A+
A-

Az bildiğimiz konularda, çok konuşuyoruz.
Çoğu bilimsel değil konuştuklarımızın. Doğru bilgilere de dayanmıyor.
Birbirinden kopuk, kulaktan duyma, eksik ve tarafgir kaynaklara itibar ediyoruz.
Aslında, futboldan siyasete, hemen her konuda çok konuşuyoruz.
Dinleyenler bizi, konunun uzmanı bile sanabilir ama gerçek böyle değil.
Hiçbir konuda, bir başkasından daha az bilmiyoruz. Hemen her konuda konuşabiliriz.
Sadece konuşmuyor, konuşulanlara da inanıyoruz.
Çok konuşmamızın ve çabuk inanmamızın nedeni aynı.
Gerek konuştuklarımızı gerekse dinlediklerimizi test edemiyoruz.
Bunun için ne niyetimiz, ne zamanımız var.
Okumak için olmadığı gibi.

BU REFLEKSE İHTİYACIMIZ VAR

Ulusal kurtuluş savaşımızın başlangıcı, Cumhuriyet Türkiye´sinin temellerinin atıldığı tarih olan 19 Mayıs 1919´un üzerinden 92 yıl geçti.
Bana göre Atatürk, hemen hiçbir dönemde O´nu bilenler tarafından anlatılmadı.
Atatürk´ü tanıdığını düşünenler yanılıyordu.
Onlar Atatürk´ü en büyük asker, en büyük devlet adamı, en büyük öğretmen, en büyük lider gibi klişe cümlelerle öğrenmişlerdi ve sonrasında da bu kalıpların dışına çıkmayı başaramadılar.
Kısaca Atatürk´ü anlamadan anlatmak zorunda kaldılar. Tıpkı yıllarca İngilizce dersi aldığı halde Nasılsın? Diyemeyen öğrenciler gibi Atatürk seven ama O´nu tanımayan öğrenciler yetişti.
Her türlü ideolojinin bütün ayrıntılarını kavrayabilen bizler ve Atatürk hakkında konuşanlarımız hiçbir zaman Atatürk´ü anlamadı.
Atatürk´ü anlamamak, Atatürkçülüğün farklı ideolojiler karşısında seçenek olarak geliştirilmesine engel oldu.
2011 yılında yaşanan sıkıntıların temelinde belki de bu gerçek var.
Atatürk´ü, ezberlediğimiz birkaç özdeyişi ile anmayı, rozetini takmayı ya da resmini asmayı yeterli gördük.
Sonuç olarak üzerinde konuştuğumuz birçok konuda olduğu gibi Atatürk konusunda da düşüncelerimizin bilgi kaynağı oluşmadı.
Ne yapılabiliriz?
İlk olarak, 19 Mayıs 1919 ile Cumhuriyet´in ilanına kadar olan 4 yıllık dönemi, her türlü kaynaktan bütün yönleriyle araştırabiliriz.
Hiçbir şey bilmediğimizi varsayarak yapacağımız bu araştırma, Cumhuriyet sonrası yapılanları daha kolay anlamamızı sağlayacaktır.
Sadece bu dört yıllık dönemde olup bitenleri anladığımızda bile Atatürk´ü anlamamız, mümkün olacaktır.
Belki o zaman Atatürk hakkında oluşturulmaya çalışılan karşı hareket karşısında doğru tavır koyma imkanı buluruz.
Belki o zaman, Atatürk ve onunla elde ettiğimiz kazanımlarımıza sahip çıkma refleksimiz gelişir.
Bu reflekse ihtiyacımız var.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Mesaj gönder
1
Merhaba
Merhaba, size nasıl yardımcı olabiliriz?