HERKESE VE HER ŞEYE RAĞMEN GİDEBİLMEK
“Düşlerinizi bir uçurtma gibi gökyüzüne gönderin. Ne getireceği bilinmez. Yeni bir hayat, yeni bir arkadaş, yeni bir aşk, yeni bir ülke.” Anais Nin
Her zaman güzellikleri insanın kendisinin yaratması gerektiğine, yaşamı anlamlı ve vazgeçilmez kılmanın da insanın kendi elinde olduğuna inanırım.
Seyahat etmek bu güzelliklerden biriydi benim için. Sanırım en güzeliydi.
Bir çocukluk düşü, kendime verdiğim bir sözdü.
Ben herkese ve her şeye rağmen gitmeyi seçtim.
Gitmek, gidebilmek kendini bir dünya vatandaşı, evrenin bir parçası olarak hissetmek müthiş bir keyifti.
Seyahatler, her seferinde beni kendime doğru bir yolculuğa çıkardı. Kendimi daha çok sorgulayarak, ülkeme, insanıma daha farklı bakmayı öğrendim.
Yolculukları bundan sevdim biraz da. Bir günü ötekine eklerken zenginleştiğimi hissettim. Yolculukta bulduğum ‘öteki ben’i çok sevdim.
İlk seferler bir başka coşkulandırır, heyecanlandırırdı beni. İlk kez heyecanımı devamlı kılmak için yepyeni yerlere ulaşmaya gerek duydum sonraları.
Giderken aksilikleri göze aldım. Sınırın ötesini, fırtınaları, kaybolmayı, tehlikeleri… Korkuları, kaygıları, uyumsuzlukları…
Gezmek bir arayış oldu benim için, dünyayı anlama isteği…
Merak ettim dünyada yaşayan diğer canlıları. Dağları, denizleri, gölleri… Başka dilleri, dinleri, gelenekleri…
Şu şehri, ülkeyi göreceğim, beni kararımdan kimse döndüremez dedim.
Türk gibi gidip dünya vatandaşı olarak dönebildim.
Kendimi hazırladım bu dönüşüme.
Kendimle buluştum. Alışkanlıklarımdan vazgeçtim, yenilendim. Başka bir ‘ben’ oldum.
Anılar biriktirdim, heyecanlar yaşadım, lezzetler tattım.
Kimi zaman kavuştum, kimi zaman ayrıldım…
Bir maceraydı her seferinde. Her yeni şehir, her yeni istasyon beklenmedik olaylara gebeydi.
Özgürdüm, istediğim istasyonda indim, beğenmedim, bir sonraki tren ile gittim. İstediğim müzeyi gezdim, istediğim kafede oturdum.
Dünyanın bir ucundan kart attım sevdiklerime.
Gitmek, biraz da pasaport eskitmeydi benim için.
Kimi zaman metroya binme zevkiydi, kimi zaman da bir mahalle pazarı.
Gitmek, kaçmak değil, uzaklaşmaktı.
Belki de yalnız kalmak ve kendini bulma çabasıydı.
Öğrenmek, dinlemek, yıllarca görmediğim insanlarla, mekânlarla buluşmak için gittim.
Yaşama daha kolay katlanmak istedim.
Sonunda dünyayı içime sığdırabildim.
Gittim…
Herkese ve her şeye rağmen gidebildim..