Bir tür alışveriş bu

Bir konu üzerinde düşünmek. Sonra onu detaylandırmak.
Moda tabirle formatını hazırlamak. İşe yarayan bir şekle sokmak. Somutlaştırmak ve paylaşmaya karar vermek.
Paylaşmak istediklerinize anlatmak.  Anlatırken yeniden heyecanlanmak.
Anlattıklarınızdan benzer tepkiler almayı istemek.
Tam anlaşılmadığını düşünmek. Yeniden anlatmaya çalışmak.
Anlattıklarınızla, anlaşılanın farklı olduğunu fark etmek. Üzülmek.
Üzerinde düşündüğünüz konunun o kadar da anlaşılır olmadığını düşünmek.
Kendinden ve düşündüklerinden kuşku duymak. Her şeye rağmen son bin çabayla yeniden anlatmayı denemek.
Anlattıklarının anlaşılır olduğuna inanmak ama anlaşılmadığını görmek. Hem ilk hem ikinci durum için üzülmek.
Bir başka gün, bir başka ortamda yeniden denemek. Anlaşıldığını sanmak. Sevinmek.
Sorunun, kendimizle ilgili olmadığını anlamak.
Anladığını söyleyenlerin ve buna seni inandıranların, ne anladıklarını görmek. Anlattıklarınız ile anlayanların anladıkları arasındaki farkı anlamak.
Bir başka üzüntü, bir başka hayal kırıklığı, bir başka kuşku ve endişe.
Yine bir başka bir gün, benzer durumda insanlar tanımak.
Anlatmak istediklerini anlatamamış insanlar. Çok olmadıklarını ama olduklarını anlamak.
Hem anlatmak istediklerini anlayacak, hem anlattıklarını anlayacaksınız.
Aynı sorunu yaşayan insanların alışverişi.
Durum değişiyor. Anlatacakları olanlar dinliyor. Anlatacakları dinlensin diye.
Dinledikleri için anlıyorlar. Anlattıkları ve anladıkları arasında hemen kuruluveren bağ, anlatılanların kalitesine yansıyor ve anlatıldıktan sonraki halini etkiliyor.
Normal bir sonuç.
Bu sonuç anlatılandan yeni bir sentez çıkarılmasını sağlıyor. Gelinen nokta bir sentez ama yapılacak son sentez değil.
Bu kez birden fazla anlatan, birden fazla anlayan oluşuyor. Her anlatılan ve anlayandan sonra da sentezler farklılaşıyor.
Anlamak ve anlaşılmak ama öncesinde anlatacak bir şeyleri olmak. Anlatacaklarımız yoksa anlamada da, anlaşılmada da zorlanmak.
İşte kaçınılmaz sonuç.
Neden anlatmak istemeyiz? Neden anlamak istemeyiz?
Bu soruların sorulması ve cevapları konusunda düşünülmesi; sorunun doğru cevaplarına ulaşmanın ön şartı diye düşünüyorum.
Anlatacaklarımız olduğunda bir yolunu buluyoruz anlamanın. Anlamak istediğimizde de dinlemenin.
Anlatacaklarımız yoksa anlamaya çalışma çabamız da yok. Mümkün de değil.
Anlatacakları olanların ve anlaşılmak isteyenlerin, anlatacakları olanlarla anlaşılmak isteyenler arasında bir tür alışveriş bu.