Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 21°C
Az Bulutlu
Bursa
21°C
Az Bulutlu
Paz 21°C
Pts 26°C
Sal 27°C
Çar 23°C

Asla dedikodu yapmam (!)

Asla dedikodu yapmam (!)
24 Mayıs 2010 16:11
A+
A-

“Hiç dedikodu yapmam. Yapana da ‘Dedikodu yapmayın sakın,’ derim,” diye söze başlayan pek çok kişi tanırız. Böyle derler ancak, kapı arkasında, sokağın başında başkaları hakkında konuşmayı sürdürürler. En kronik olanları ise telefondakilerdir.
Beyinleri dedikodu malzemeleri ile dolu bu tip insanların kafalarında daha anlamlı, yararlı uğraşlara yer yoktur.
Televizyon şovları, dergiler, ucuz eğlenceler besin kaynaklarıdır. Biraz başarılı insanları örnek alsalar, hayat hikâyelerini okusalar keşke…
Dedikodu yapmak, magazini tartışmaya benzemez. Hele ki kiminle yaptığını bilmiyorsan… Tıpkı bir bumerang gibi dönüp dolaşır kafana çarpar. Küçük konular bile büyür, kini öfkeyi alevlendirir. Kırgınlıklara, kavgalara, hatta cinayetlere yol açar.
Dedikodu yapmak, eğitim durumuna bakmaz. Kafanın boş olmasından ve genelde yapacak işin olmamasından kaynaklanır. Üzerine vazife olmayan konulara meraklı bu tip insanlar işleri olsa bile yapmazlar, zaten dedikodu yapmaktan vakit kalmaz.
Dedikodu yapmak, duygusal yoksunluk belirtisidir. Aslında insanların birçoğu bunu kıskançlıktan yapar. Haset çekenlerde dedikodu yapmanın daha tehlikeli bir boyut aldığını görürüz.
Bütün gün, ‘Kim’, ‘Kiminle?’, ‘Nerede?’, ‘Nasıl?’, ‘Ne yapıyor?’ sorularına cevap arayan bu tip insanlar, kendi eksikleri ile yüzleşemezler. Çünkü bunun için güçleri yoktur. Dedikodu yapmak ise güç kazandırır onlara. Böylece eksiklerini örtbas edebilirler.
İyi bir meziyet hakkında dedikodu yapıldığını pek duymadım. Mesela çalışkan olmak, dürüst olmak kıskanılmaz.
Güzel, güzel olduğundan, zengin zengin olmasından dolayı dedikodu masalarına yatırılır. Didiklenir de didiklenir.
“Eeee, pes doğrusu!..”, dediğim çok zaman olmuştur. Görülmeye değerdir doğrusu; nasıl
bir rahatlama seansıdır anlatamam.
Hiç anlamadığım nokta, bu tip insanlar ilişkileri zarara uğratmalarına rağmen son derece yardımsever, dayanışma içinde görünürler. Hatta buna özen gösterirler; kendileri gibi olanlarla bir araya gelerek sosyal ortamlar yaratırlar. Çay, kahvenin yanında kurabiye ile birlikte dedikodu atıştırırlar. Zavallı kurbanlar ise bunu fark etmezler, arkadaşlıklarını sürdürmeye devam ederler.
Siz siz olun güvenmeyin, derim. Çünkü zor durumda kaldıklarında söylediklerini inkâr edeceklerinden, dinleyici olarak suçun altında kalabilirsiniz.
Bilgelik hikâyelerinin birinde dedikodu yapmanın ne kadar kötü bir şey olduğu, bakın şöyle anlatılmış:
“Eski zamanlarda bir bilge varmış. Bir gün bu bilgeye iki adam gelmiş. Bilge, karşısında duran iki adamı ilgiyle süzerek, ‘Sorun nedir?’ diye sormuş.
Adamlardan biri diğerine işaret ederek, ‘O, yaptığı dedikodularla sadece benim şöhretimi mahvetmekle kalmadı, bu köydeki pek çok insanın da canını yaktı!’ demiş.
Öteki hemen atılmış: ‘Üzgünüm… Böyle olsun istememiştim. Tüm söylediklerimi geri alıyorum.’
‘Bunun gerçekten her şeyi düzelteceğini mi sanıyorsun?’ diye söze katılmış bilge, ‘Yarın köy meydanına kuş tüyü yastığınla gel.’
‘Nasıl yani?’ demiş adam.
‘Dediğimi yaparsan anlayacaksın,’ demiş bilge.
Ertesi gün köy meydanında buluşmuşlar. Bilge, adamın eline bir makas vermiş ve yastığı kesip içindeki tüyleri boşaltmasını söylemiş. Yastıktan boşalan tüyler rüzgârla birlikte etrafa savrulunca, ‘Şimdi,’ demiş bilge, ‘Bunların hepsini toplayıp bana getir.’
Adam şaşkınlıkla, ‘Ama bu mümkün değil!’ diye cevap vermiş. ‘Baksanıza, duvarların ardındaki bahçelere kadar savruldular. Öyle geniş bir alana yayıldılar ki, bunların hepsini toplamak imkânsız…’ demiş.
‘Tıpkı başkalarının hakkında sarf ettiğin sözler gibi,’ demiş bilge, ‘Yaptığın dedikoduların nerelere, ne kadar uzak mesafelere kadar gittiğini ve nelere sebep olduğunu bilebilir misin söylesene?”
Bilge adamın dediği gibi, sözlerimizin nerelere uzandığını bilemiyoruz kimi zaman… Bu yüzden, yaşamın belli bir döneminde kimimiz parçası oluyoruz, kimimiz ise kurbanı bu kötülüğün…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Mesaj gönder
1
Merhaba
Merhaba, size nasıl yardımcı olabiliriz?