Dolar 32,5884
Euro 34,8559
Altın 2.505,24
BİST 9.679,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 16°C
Hafif Yağmurlu
Bursa
16°C
Hafif Yağmurlu
Cts 21°C
Paz 22°C
Pts 26°C
Sal 26°C

BİR ÖMÜR YETMEZ SANA

BİR ÖMÜR YETMEZ SANA
22 Nisan 2012 13:41
A+
A-

“Zamanla birlikte benim de geçmekte olduğum görünmüyor mu? Hem de daha hızlı,” dese de zamanın solduramadığı bir kişi o…

Her insanın bir hayat hikâyesi vardır. Ama bunlardan yalnızca iyi yetişmiş, bir mevki sahibi olmuş, eser bırakmış ya da topluma faydalı olmuş kişilerin hayat hikâyeleri merak edilir. Aydın Boysan da bunlardan biri.

O, bir yazar. Emekli olduğu dönemde, Hürriyet ve Akşam gazetelerindeki köşe yazarlığı ile başlamış yazarlık serüveni.

Çoğu insanın ruhen de emekli olduğu bir yaşta, altmış üç yaşındayken o ilk kitabını yazmış. Doksan bir yaşına girdiği bu günlerde ise kırk birinci kitabı, “Bir Ömür Yetmiyor” raflarda yerini aldı.

“Hiçbir şey için geç kalındığını hiç ama hiç düşünmedim. Durmak yok, ne yapılabiliyorsan mutlaka sürmeli,” diyor.

Gerek yazılarında gerekse yaşamında kendisine sınırlar koymayan bir yazar. Yaşamı, yaşadığı sahneler o kadar güzel ki ve o kadar içten kaleme alıyor ki siz de onunla aynı sahneyi paylaşıyorsunuz.

Asıl mesleği mimarlık. Gazetecilik, yazarlık daha sonra geliyor…

Bir de reklam yıldızlığı var tabii… Hatırlarsınız, birkaç sene önce Arçelik’in reklamında Çelik’le beraber kameraların karşısına geçmişti.

Zaten insanlar onu daha çok reklam yıldızı olarak tanıyormuş. Bu da üzüyormuş Boysan’ı. Haksız da sayılmaz. Elli beş yıllık mimarlık yaşamın olsun, sayıları yüze yakın önemli yapıların planını yap, on üç sene gazetecilik, kırk bir kitap… Sonunda insanlar seni ekrandaki bir yüz olarak tanısın. Doğrusu trajikomik bir durum.

Aydın Boysan, sıkı bir gezgin aynı zamanda. Beş kıtada pek çok ülkeye yolculuklar yapmış. Seyahatlerinde yaşadığı komik, eğlenceli ve bir o kadar tuhaf ne varsa satırlarında rastlayabiliyorsunuz. Farklı bir yazım türü var. Deneme, anı, gezi, yemek, bilim…ne derseniz…

Biraz güldüren, biraz düşündüren, anekdot mu, fıkramı, yaşanmışlık mı, espri mi? bilemem. Ama hepsi sıcak, hepsi sevimli ve bir o kadar yürekten…

İşte Aydın Boysan’ın kaleminden sizin için seçtiklerim:

* “Yeteneksiz kişi kendini ararsa, bulması bulmamasından beter olur.”

* “Ben, bazen bakıyorum da sayıları epeyce birikmiş olan bazıları dünyayı altımızdan çekip, bizi dımdızlak ortalıkta bırakmaya çalışıyorlar. Bu nasıl mı oluyor? Çok açık: Yaşamış olduğumuz mekânları ve anlayışları değiştiriyorlar.”

* “Berlin’in ünlü, büyük otellerinden Kempinsky’de fraklı garson, ısmarlanan ıstakozu tüm numaralarıyla servis ediyor. Ancak müşteri eski kurtlardan, ıstakozun tek kıskaçlı olduğunu görüp, garsonu sorguya çekiyor. Garson ise işini biliyor: Istakozların otele canlı geldiklerinde kavga ettiklerini, birbirlerini yaraladıklarını anlatıyor. Müşteri ise eski kurt, talimat veriyor: ‘Bana kavgayı kazanan ıstakozu getirin, bunu alın.”

* “Sonradan dünyaya yayılmış bir üne sahip olabilen W.S. Maugham’ın basılan ilk kitabı, önceleri hiç satılmayıp raflarda tozlanıyor. Yayıncısı ise reklam yapmaktan kaçınınca, yazar kendi başının çaresine bakıyor ve Londra gazetelerine şöyle bir ilan veriyor:  ‘Soylu ve zengin bir ailenin, çok iyi yetişmiş sporcu, sanatsever, sağlam karakterli tek mirasçısı olan oğlunu mutlu edecek bir genç kız aranmaktadır. Aranan genç kızın özellikleri W.S. Maugham’ın romanındaki hanım karakterine uymalıdır…”

Bu ilan yayımlandıktan sonra, yazarın satılmamış tek kitabı kalmıyor.”

* “Deli, duşun altına girerken, şemsiye açıp öyle girer. Nedenini de açıklar: ‘Havlumu unutmuşum da…’

Oysa havlusunu unutan aptal, duşun altına şemsiyesini açmadan girer.”

* “Dertlenmeyen, zevklenemez de… Her şeyin bir ücreti var. Hayattan zevk alabilmenin ücreti ise dertlenmek…”

* “Wilde buyuruyor ki: ‘Yaşlılığın dramı, kendisinin yaşlı olduğuna inanmaktan değil, genç olduğunu sanmaktan doğar.’

Bir başka üstat Nestroy diyor ki: Herkes çok uzun yaşamak istiyor ama, yaşlanmak isteyen yok!”

* “Kir, yanlış yerde bulunan malzemedir. Tanım, bütün bilimsel tanımlarda olduğu gibi olağanüstü, sade ve açıktır. Örneğin, içilen bir şehriye çorbasından bir saç kılı çıkarsa, mide bulandırır. İsterse bu kıl, biraz önce mis gibi yıkanmış sevgilinin saçından olsun. Ama öte yandan düşlere dalarak sevgilisinin saçlarına yumulan bir âşık, eğer o saçlar arasında bir şehriye parçası görürse, dünyasını şaşırır. Çünkü bu da yanlış yerde bulunan malzemedir.”

* “Aşurenin tadını veren, onu ısıtan ateştir. İnsan topluluklarının bir araya gelişlerinde kaynaşmayı yaratacak olan ateşin adı ise, kültür olarak anılır. Kültür ateşinin pişirmediği insan topluluklarının yazgısı, süresiz olarak salata kademesinde kalmaktadır.”

* Bir insan ömrünün bütünlüğü vardır. Bir insan ömrü giysi provası yapar gibi çekiştirilip değiştirilemez. O artık yaşanmış ve geçmiştir… Bitmediyse bile!..”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Mesaj gönder
1
Merhaba
Merhaba, size nasıl yardımcı olabiliriz?